28 Kasım 2007 Çarşamba

Köpekler Nasıl Görürler?

Görme yeteneği, köpekler arasında ırktan ırka farklılık gösterir, zira gözlerin kafadaki yeri, ırka göre değişir.
Yassı yüze sahip köpeklerde optik açı 8°°, kurda benzer yüze sahip olanlarda 15-25°, Spaniel Cocker ve Greyhoundlarda ise 8O° civarındadır. Bu yapının davranış üzerine etkisine örnek olarak; geniş görme açısına sahip bir köpeğin, etrafı çok rahat görebileceğinden dolayı, kalabalık ortamlarda çabucak dikkatinin dağılması verilebilir. Bu nedenle, böyle köpekler daha izole ortamlarda, daha iyi eğitilirler. Desmond Morris, bir av köpeğinin, itaat yarışması esnasında, seyirciler arasındaki bir kadının şapkasındaki kuş tüyünü fark edip, ferma duruşunda (av köpeklerinin avın yerini belirtmek için aldıkları vaziyet) kaldığına şahit olduğunu belirtmiştir.
Gözdeki optik sinire ait fibrillerin (liflerin) çaprazvari olması, yan görüş açısı için öneme sahiptir. İnsanda bu fibrillerin yarısı, köpek ve kedilerde ise üçte ikisi çaprazvaridir. Bu nedenle, köpek ve kediler insandan daha iyi yan görüş açısına sahiptir. Yani daha iyi bir görüş için biraz yandan bakmak zorundadır. Yine fibrillerin bu özelliği sayesinde bir çoban köpeği bir kilometre mesafeden hareketli nesneleri seçebilmektedir. Zaten köpekte iletişimin bir kısmı görsel sinyallerle yapılmaktadır.
İnsanda görme merkezi, konların (konik hücreler) yoğun olarak bulunduğu, ancak rodlarm (çubuksu hücreler) bulunmadığı çukur bölgedir. Bu bölge köpeklerde de bulunur, ancak renkli görmeyi sağlayan kon yoğunluğu daha azdır.

Geceleri Görebilirler mi?

Köpeğin gözündeki retina tabakasında (burada rodlar maksimum yoğunluktadır)
bulunan ve gözün az ışıkta görebileceği şekilde özelleşmiş olan hücreler insana göre çok daha fazladır. Retinanın hemen arkasında bulunan yansıtıcı hücre tabakası, retinadan geçen ışığın alıcı hücrelere ikinci kez çarpmasını sağlar, böylece ışığın gözde toplanma etkinliği yaklaşık %40 oranında artırılmış olur. Işığın az bir kısmı ise, gözde tutularak sarı-yeşil göz ışıldamasını sağlar. Bu durum, geceleyin köpek ya da kedinin gözüne doğru ışık tutulduğunda görülebilir. Örtü tabakasındaki bu yansıtma sayesinde geceleri insandan daha iyi görürler ve düşük ışık kaynaklarını daha iyi değerlendirebilirler.

Renklen Ayırt Edebilirler mi?

Köpekte ışığı algılama eşiği insandan üç misli daha düşüktür, bu nedenle özellikle kısa dalga boyundaki renkleri ayırmada zorluk çekerler. Gün ışığında, görüntüyü, rodlardan ziyade konlar oluşturduğu için (renkleri seçmeleri, bu renklere duyarlı olan ve kon adı verilen görüntü oluşturan yapılara bağlıdır), köpek muhtemelen mavi, yeşil ve bunların kombinasyonlarını görür; yani görme, dikromatik özelliktedir. Köpeklerde, saldırı eğitiminde kırmızı renkli kollukların daha verimli olduğu söylenmektedir. O halde, kırmızı rengi ayırma yeteneklerinin olduğu düşünülebilir. Gerçekten de kırmızı gibi uzun dalga boyundaki renklerin köpekler tarafından daha rahat ayırt edilebildiği bildirilmektedir (VVhiteley, 1996). Ayrıca köpekler, bütün renkleri göremeseler bile, renkleri ayırt etmeyi kolayca öğrenebilirler; zira beyinlerinde, insana göre az bile olsa, dalga boylarını ayırt eden ganglionlar bulunmaktadır. Bazı araştırıcılar da, renk enformasyonunun davranışlarda kullanılmadığını, bu nedenle, köpeklerde renk ayırım yeteneğinin önemli olmadığını ileri sürerler.
Geceleri, köpek ve kedilerin renk görüşü insanınkine benzer. Ancak bu hayvanların tapetum (Örtü) tabakasında yansıma nedeniyle geceleyin san ve yeşil renkleri algılamada hafif bir üstünlükleri söz konusudur.

Detayları Seçebilirler mi ve Televizyon İzleyebilirler mi?

Köpekler form ve desenleri ayırt etmede zorluk çeker, desenlerdeki detayları görmezler. Bunun sebebi, tapetumun ışığı dağıtması ve retinal ganglionlara bağlı olan rod sayısının fazla oluşuna rağmen, kon sayısının azlığıdır. Kediler, Y tipi ganglion hücrelerinden dolayı televizyonu titrek olarak görürler. Köpekler ise bir grup araştırmacıya göre - kısmen hareketli nesneleri takip edebilmeleri ve kısmen de gölgeleri ayırt edebilmeleri nedeniyle - saniyede 625 dotluk Avrupa ve ülkemiz televizyonlarını İzleyebilmekte, saniyede 525 dot­luk ABD televizyonlarını izleyememektedir. Birçok hayvan sahibi, köpeklerinin televizyon izleyebildiğini söylese de, bu hayvanların izleme aktivitesiyle ilgili nicel ölçümler yoktur.

Köpekler Miyop mudur?

Köpeklerin yakını fokuslama (bakışlarını yakındaki bir nesneye odaklama) yetenekleri insana göre zayıftır. Bu yetenek, insanın 1/15'i, kedinin ise 1/4'ü kadardır. Kedi ve köpek, 25 santimden yakın mesafeleri net göremez. Ancak bu ölçümlerin çoğu ev hayvanları üzerinde yapıldığı için hatalı olabilir; zira ev hayvanları, ev içinde uzak cisimleri fokuslama imkânı­na sahip olmadığı için miyop olma eğilimindedirler.

Alıntıdır.

5 Ekim 2007 Cuma

Avcılıkta Güvenlik Önlemleri

Avcılıkta Güvenlik Önlemleri

Bir akrabanızın ya da bir arkadaşınızın avcı olması ilginizi çekti, siz de doğayla iç içe olmanın yaygın yöntemlerinden biri olan avcılığı öğrenmek istiyorsunuz. Doğaya, çevremize, kendimize karşı sorumlulukları çok fazla olan avcılık eylemi, düşünme aşamasını geçip uygulanmaya başlandığında, bilinmelidir ki bu, bir "boş zaman faaliyetinden" çok daha fazla şeyler içerir. Güvenlik konusu da, bunlardan en önemlisidir. Avcı olma kararı alındığında yapılacak ilk iş bir av tüfeği edinme girişimi olacaktır. Bunu takip eden günlerde avcılık eyleminde kullanılması muhtemel diğer malzemelerin temini için avcılıkla ilgili aksesuarların satıldığı dükkânlara ziyaretler başlayacaktır. Alınan malzemeler evde saklanacak, ara sıra ortaya çıkartılarak zevkle seyredilecek ve kurcalanacaktır. Avlanabilmek amacına hizmet etmesi plânlanan bu aksesuarlar içinde, çevre güvenliği ve kişisel güvenlik konularını çok yakından ilgilendiren materyaller bulunmaktadır. Yakın çevremizde bulunanların bundan bir zarar görmemesi için; dikkatli bir avcı ve bilgili bir çevre korumacı olmak zorundayız. Zevkle yapılacak bir etkinliğin sonunda acı olaylara sebep verebilecek yanlış davranışları önlemek, bu bölümün ana konusu olacaktır.

Genel Anlamda Güvenlik Kavramı :

Kurallara uyan bir avcının bir av sezonu içinde gideceği tüm avları ve buna harcayacağı zamanı hesapladığımızda, aşağı yukarı 70 gün gibi bir süreden bahsettiğimizi bilmeliyiz. Yapmayı plânladığımız günlük, ya da bir kaç günlük av seyahatleri öncesinde veya sonrasında bizi çözümünden zevk alacağımız küçük problemler bekler. Bunlar, ava hazırlık, ava gidiş, avlanma, avın sonlandırılması, avdan dönüş, eve geliş, evde ise malzemelerin kaldırılmasıdır. Bu eylemler sırasında ilgili güvenlik kurallarını, harfiyen uygulamak bilinçli avcıların asla göz ardı etmemesi gereken önemli bir kuraldır.

Dikkat ve Sabır :

Av sezonu dışında özlemle beklenen bu zamanların hayali ile avcı sabırsızdır. Onun bütün konsantrasyonu avlanmak ve avlanma yöntemleri üzerinedir. Bu heyecanın kenarında köşesinde bir yerde çok ciddi iki önemli tehlike onu beklemektedir. Dikkatsizlik ve onun yakın arkadaşı sabırsızlık. Bu heyecanın ciddiye alınması ile kişisel güvenlik ve çevre güvenliği kavramı ortaya çıkar. Avlanma eylemi sırasında ateşli ve kesici aletlerin kullanılacağını düşünerek, doğa ile mücadelenin ön plâna çıkacağı avlanma eyleminde, ne denli bilgili ve ne denli akılcı olursak, o kadar başarılı oluruz. Güvenlik kelimesi, avcı için "avlanma" kelimesinden önce kullanılır hale gelmeli ve avcılıkla ilgili her eylemin temelini teşkil etmelidir. Şu, hiç bir zaman akıldan çıkmamalıdır ki en iyi sonuç tüm güvenlik detayları ile beraber düşünüldüğü zaman gerçekleşebilir. Aksi takdirde evin kapısından çıkıp arabaya binene kadar olabilecek bir tatsız olay avın tüm tadını kaçırabileceği gibi, bir daha hiç ava çıkmama kararı almanıza bile sebep olabilir.

Avcılıkta Güvenlik ve Sorumluluk Duygusu :

Avcılıkta güvenlik kavramı, birinci plânda, ailemiz, yakın çevremiz ve kendimiz olmak üzere ateşli silahla yaralanmaları engelleyecek önlemleri almakla başlar. Bu, maksimum dikkat ve özen gösterilmesi gereken birinci kavramdır. Ateşli silahlar daha eve getirilmeden önce kilit altında muhafaza edilebileceği bir yer hazırlanmalıdır. Daha sonra, bu silahların kullanımına ait bilgiler en ince ayrıntılarına kadar öğrenilmelidir. İhmal ve eksik bilgiden doğabilecek tehlikeler, aile üyelerine açık olarak anlatılmalıdır. Evde çocuk varsa, yaşına uygun bir anlatımla silahların yanlış kullanımlarda yol açabileceği tehlikeler sabırla açıklanmalıdır. Saklamak, gizlemek ve bilgi vermemek, insanlar üzerinde daha fazla merak uyandırır ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Unutulmamalıdır ki, bilgilendirmek çocukların ve aile üyelerinin meraklarını giderecek, yanlış davranışları önleyecektir.

Silah Alırken :

Bu bölümde, silah çeşitlerinden daha çok, “silah alırken nelere dikkat etmeliyiz”in üzerinde duracağız. Bir av tüfeği almaya karar verildiğinde, alınacak silahın kişinin beğenisine uygun olması önemli görünse de, daha sonra bunun ölçülerinin kişiye uygunluğu, teknik özellikleri gibi detaylar öncelik kazanacaktır. Silahta, çok önemli bir detay olan mekanik özelliklerin başında, emniyet sistemi gelmektedir. Satın alınmasına karar verilen tüfek daha dükkândan çıkmadan ilk olarak silahın emniyet mekanizmasını kontrol etmek doğru bir davranış olacaktır.

İlk kontroller :

Aşağıda sıralanan işlemler bir usta avcı ya da deneyimli bir kişi tarafından yapılabilir. Böyle bir kimse olmadığı takdirde bu işe yeni başlayan bir kişi tarafından bile sabırla, dikkatle ve ilgiyle yapıldığı takdirde olumlu sonuçlar alınacaktır.

1- Silah sökülür ve kurma mandallarının durumu göz ile kontrol edilir. Burada amaç fabrikasyon bir hata olma ihtimalinin tespitine imkan vermektir.

2- Silahın kurma yayları ve tetik mekanizması kubuz içinde olduğundan görme imkanı yoktur. Kubuz iç yanaklarında, göz ile görünür yerlerde çatlak, çapak ve torna hataları olup olmadığı kontrol edilir. Bu gözlemler bize, silahın genel mekanik durumu, işçilik gibi konularda bazı fikirler verebilir.

3- Silahın kırma mandalının kontrolü için tüfek bir kaç kez kırılıp kapatılır.

4- Dipçik ve namlu üstünden bastırılarak kurma mandalı kapalı konumda tüfeğin açılıp açılmadığı kontrol edilir.

5- Dipçik sağ koltuk altına sıkıştırılarak sol el yardımıyla kundak takılı olmaksızın ve kundakla beraber her iki yana sarsılmak suretiyle yan boşluklar olup olmadığı kontrol edilir.

6- Son olarak, tüfek kurulur ve emniyete alınır. Dipçiğe arkadan avuç içi ile vurularak sarsıntı halinde emniyet kilidinin açılıp açılmadığı kontrol edilir. Eğer bu konumda tetik düşerse silahta "çok önemli bir hata var" demektir. Bir uzmanın bu silahı görmesi ve arızayı gidermesi yerinde olur.

7- Tüfeğin yanlarından da aynı şekilde yapılacak darbe ile tetik düşmüyorsa, emniyet mandalının sağlam olduğuna emin olunduktan sonra bir kaç dakika beklenilir.

8- Tüfeğin emniyet mekanizmasından hiç bir müdahale olmadan bir ses gelmediği takdirde tetik düşürülür. Uygulaması 4-5 dakika sürecek olan bu basit testi geçtikten sonra silah eve götürülebilir. Böylece, zaman zaman, seri üretim tüfeklerde görülebilen basit hata ve arızaların, günler sonra feci sonuçlara yol açmaları bu basit kontrol ile önlenebilir.

Eve Silah Getirildiğinde Uygulanacak Kurallar :

Konunun başında, mümkünse önceden bu silahın konulacağı yerin tespitinin yapılmasının önemini vurgulamıştık. Silahların bir silah dolabında kilit altında durması en doğru yöntemdir.Silahların, yatak altlarında, gardırop üstlerinde ya da kayışlarından bir çivi ile duvara asılması asla doğru değildir. Eğer bir silah kasamız, ya da silah dolabı yaptırma imkanımız yoksa silahları kutularında sökülmüş durumda muhafaza etmek daha doğrudur. Özel olarak imal edilmiş kilitli çantalar da istenmeyen kurcalamaları engeller.

Evde Mühimmat ve Saklanması :

Dolabında duran boş bir tüfek ne kadar zararsız görünse de hemen yakınında kolayca bulunabilecek bir fişek onu bir o kadar tehlikeli hale getirebilir. Tüfeğin nasıl doldurulacağına ilgi duyulmaya başlandığı andan itibaren bu tehlike başlar.

1- Fişek, barut, saçma, yanıcı parlayıcı ve patlayıcı maddelerin silahlardan ayrı bir yerde kilit altında depolanması gerekir. Bu, başka bir oda, ya da ayrı bir kasada olabilir. Bundan beklenen yarar silahlara yabancı ve acemi birisinin bunlara kolayca ulaşmasını engellemektir.

2- Barut ve fişekleri, rutubetsiz ve kapalı bir ortamda, çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklamak gerekir. Bu malzemenin, yanıcı, eritici, sıvı ve gazlardan uzakta, kolay alev almayacak bir kutuda bulundurulması doğru olur.

Silah Güvenliğinde Aile Reisinin Sorumlulukları :

Silah sahibi olarak ailenize silah emniyeti ve kuralların öğretilmesindeki sorumluluk, herkesten önce size düşmektedir. Unutmayınız ki çocuklarınıza güvenlik kurallarını öğretmeniz ve uygulamayı kontrol etmeniz, çocuklar büyüyüp evi terk edene kadar geçerlidir. Çocuklarınıza vereceğiniz doğru bilgiler sayesinde başka yerlerde ya da arkadaşlarının evlerinde silah ile karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilmeleri onları muhtemel kazalardan koruyacaktır. İşte, ailenin sorumluluğu burada başlamaktadır. Çocuklarınızla Silah Emniyeti İle İlgili Konuşun :

1- Çocuklarınızla silah emniyeti ile ilgili konuşmak için en uygun zamanlar buna ilgi gösterdikleri anlardır.

2- Çocukla açıkça ve dürüstçe silah emniyeti ile ilgili konuşmak, silahları yakından görüp dokunmasına izin vermek, ona "Silah dolabından uzak dur" demekten ve onu kaderi ile baş başa bırakmaktan daha anlamlı olacaktır.

3- Silah emniyeti ile ilgili her konuşmanız, kuralları açıklayacak şekilde olmalıdır.

4- Açıklamalar, çocukların silahlarla ilgili, sağdan soldan duydukları uydurma ve gizemli hikayeleri ortadan kaldıracak şekilde sonlanmalıdır.

5- Koyduğunuz kurallar çocuğunuzun eve gelen arkadaşlarının da kabul edebileceği şekilde olmalıdır. Bu, silahları ellemek ya da görmek için çocuğunuza gelebilecek "arkadaş baskısını" da ortadan kaldıracaktır.

6- Çocuklar zaman zaman oyuncak silahlar ile oynamaktadır. Bu durumu, doğru bir yöne yönlendirmek için çocuğun oyuncak silahla oynadığı zamanlarda ona doğru ve emniyetli hareketleri göstermek gereklidir. Böylece, silah emniyeti ile ilgili temel bilgileri uygulamalı olarak göstermek sureti ile ona faydalı bir ders vermiş olursunuz.

Silah Güvenliği İle İlgili Olarak Çocuklarınıza Neler Öğretebilirsiniz ?

1- Eğer çocuğunuzun silah güvenliği konusunda yeterince anlayışlı olamayacağına ve bazı şeyleri anlayamayacağına inanıyorsanız, evde ya da dışarıda izin verilmeden ve yanında büyükler yokken silahlara kesinlikle dokunmaması için onu uyarmalısınız.

2- Eğer çocuğunuz evde ya da dışarıda bir silah görürse ona, aşağıdaki kuralları uygulamasını mutlaka öğretmelisiniz.

3- Dur – Dokunma - Orayı terk et - Büyüklerine söyle

4- Kilit altında olmayan açıktaki bir silaha dokunmak bir çocuğun yapacağı ilk şeydir.

5- "Dur" kelimesinin buradaki önemi çocuğun silahı gör- mesi ile beraber aklına gelecek ilk kelime olması itibariyledir. Bunu sırasıyla "Dokunma!" kelimesi izler. Bunların çocuğa mesaj olarak verilmesi çok önemlidir. Silahın görüldüğü yerde bir yetişkin insan olmayabilir, dolayısı ile çocuğun bulunduğu yeri terk etmesi ve bu durumu bir yetişkin kişiye anlatması çok önemlidir.

"Her Silah Doludur" kavramı :

Bir silah gördüğünüzde ve onu elinize aldığınızda, düşün-meniz gereken ilk şey onun dolu bir silah olabileceğidir. Dolu bir silah, her zaman ateş almaya hazır demektir. Silahı elinize aldığınız ana kadar onun emniyet mekanizmasının ne durumda olduğuna dair bir fikriniz de yoktur.Bu silah, ilk defa gördüğünüz ve size yabancı özelliklere sahip bir silah ise, daha çok dikkatli olmalı ve tedirginlik duymalısınız.

Bütün Silahların, Namlu Yönünü, Mutlaka Emin ve Güvenli Bir Yere Doğru Tutun...

Etrafımızda insan bulunsun bulunmasın, elimizde bulunan bir silahın namlusunu boşluğa çevirmek, silah güven-liğinin ilk kuralıdır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta silahın boş ya da dolu olup olmadığı değildir. Sadece silahın namlusunun hiç kimsenin olmadığı boş bir alana çevrilmesi ve orada tutulmasıdır. Ele alınan her silahın, dolu olabileceği düşüncesini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.

Kullanmaya Hazır Olmadan Önce Silahınızı Mutlaka Boş Olarak Bulundurunuz...

1. Silahınızı kullanmaya hazır hale getirmek sadece bir kaç saniyenizi alır.

2. Silahınızı kullanmaya karar vermeden önce fişek yatağının boş olduğundan emin olun.

3. Silahınızın nasıl açılıp kapandığını, mermi ya da fişeklerin nasıl takılıp çıkarıldığını çok iyi öğrenin.

4. Bu işlemleri yaparken bir sorunla karşılaşırsanız ve sorunu gideremiyorsanız, silahı güvenli bir yere bırakın ve bu işi yapabilecek birinden yardım isteyin.

Silahınızın Güvenli Bir Kullanım İçin Hazır Olduğuna Emin Olun...

1. Bütün mekanik aletler gibi silahların da düzenli olarak bakıma ihtiyaçları vardır.

2. Düzenli temizlik ve bakım, kullanım güvenliğinin önemli bir şartıdır.

3. Gerekli şartları yerine getirmeniz halinde dahi, silahta bir problem görüyor ya da hissediyorsanız , silahınızın kullanım kabiliyeti ile ilgili en ufak bir şüpheniz varsa, silahınızı atıştan önce ehliyetli bir tamircinin görmesi şarttır.

Atış Yapmaya Hazır Olacağınız Ana Kadar, Parmağınızı Tetikten Uzak Tutunuz...

1. Silahı kavradığınızda, parmağınızı sadece tetik muhafazasının üzerine gelecek şekilde tutunuz.

2. Atış yapma kararı verene kadar bu pozisyonu korumalısınız.

3. Atış yapmaya karar verirken, namlunun önünde sadece hedef olduğuna emin olmalısınız.

4. Ancak bu kararı takiben tetiğe dokunmalısınız.

Silah Kullanırken ve Saklarken Kesinlikle Uyulması Gerekli Olan Kurallar:

Aşağıda belirtilen kurallar uluslararası düzeyde kabul görmüş öngörülerdir. Avcının, eylemini gerçekleştireceği silah cinsinin genel kuralların uygulanmasında hiç bir önemi yoktur. Silahınız bir mızrak ya da ok ve yay olabilir. Sapanla taş bile atıyor olabilirsiniz. Ne ile atış yaptığınızın değil, nasıl yapmakta olduğunuzun önemi vardır.

Bu şartlar altında: Hedefinizi ve Hedefin Arkasında Neler Olduğunu Kesinlikle Bilin...

1. Atış yapmadan önce hedefinizin ne olduğunu bilmeli ve onu kendi kendinize tarif edebilmelisiniz.

2. Atışa hazır olduğunuz ana kadar hedefi gözden kaçırmamalısınız.

3. Hedefinizin çevresini görebilmeli, her tarafındaki görüntülerden emin olmalısınız.

4. Aksi durumlarda, şüphe duymayı adet edinmelisiniz.

5. Şüphe, sizi emniyetli davranmaya sevk edecektir.

6. Etrafta sizi rahatsız eden insanlar varsa ve herhangi bir tehlikenin doğabileceğini seziyorsanız asla tetiğe dokunmayınız.

7. Unutmayınız, önce düşünüp, sonra ateş etmelisiniz.

Silahınızı Güvenli Olarak Nasıl Kullanacağınızı Bilin...

Silahı kullanmadan önce nasıl çalıştığını, silahınızın basit parçalarını ve söküp takmayı mutlaka öğrenin. Güvenli bir şekilde açıp kapamayı, mermi ya da fişekleri silahtan çıkarmayı, varsa şarjör takmayı mutlaka öğrenin. Unutmayın ki; silahların mekanik güvenlikleri asla kusursuz değildir. Hiç bir şey, güvenli kullanım şartlarını uygulamanın yerini alamaz.

Silahınıza Daima Uygun ve Doğru Mühimmatı Kullanın...

Silahların namlularında, silahta kullanılabilecek fişek tipi ve kalibresi yazılıdır. Bunun dışında, silahınızın kullanım kılavuzunda da bu bilgiler mevcuttur. Markası ve gücü belli olmayan, veya tanımlayamadığınız fişekleri asla kullanmayınız.

Atış Yaparken Gözlerinizi ve Kulaklarınızı Muhakkak Koruyun...

Özellikle poligonda atış yaparken mutlaka kulaklarınızı koruyacak bir kulak tıkacı ve mutlaka gözlerinizi koruyacak darbelere dayanıklı bir gözlük kullanın. Yanınızda bulunanları da kulak ve gözlerini korumaları hususunda uyarın ve namludan çıkan patlama sesinin kulaklarınız, gazların da gözleriniz için zararlı olduğunu unutmayın.

Ava veya Atışa Gitmeden Önce Asla Alkol Kullanmayın...

Alkol, tüm vücut fonksiyonlarının normal akışını engeller. Böylesi hallerde sağlıklı bir denetim mekanizması oluşturulamaz. Av kazalarının oluşmasında alkolün önemli ölçüde olumsuz katkısı vardır.

Silah Temizliği...

Düzenli temizleme silah emniyeti açısından çok önem-lidir. Bilinçli bir şekilde yapılan doğru temizlik, silahlarınızın ömrünü uzatacağı gibi size bir boş zaman değerlendirme aracı olacaktır. Silahınız her zaman temiz ve kullanıma hazır olmalıdır. Silahı kullanmadan önce içinde ve dışında kalması muhtemel yağ ve benzeri maddeleri iyice temizlemek, silahta oluşabilecek, hasarları ortadan kaldıracaktır. Silahınızı temizlemeye başlamadan önce silahın boş olduğundan kesinlikle emin olmalısınız. Temizlik aşamasında etrafınızda çocuklarınızın olabileceğini düşünerek bu anlarda fişek benzeri yanıcı ve patlayıcıları etrafınızda bulundurmayınız.

Av Bıçakları...

Av bıçakları ve çakıları bir avcının en önemli aletlerinden bir tanesidir. Av bıçakları, av esnasında her an kullanıma hazır bir durumda, belde ve kılıfında taşınmalıdır. İhtiyaç duyulması hallerinde dikkatle kullanılmalıdırlar, aksi takdirde keskinlikleri nedeni ile yanlış ve dikkatsiz davranışlarda ciddi yaralanmalara neden olabilir. Avda kullanılacak bıçak ve çakıları satın alırken paslanmaz çeliklerin (örneğin A.I.S.I 440-C gibi) tercihi yerinde olur. Bundan amaç, kesici yüzeyler üzerinde oluşabilecek korozyonların meydana gelmesini engellemektir. Böylelikle av esnasında meydana gelebilecek bir kesikle çeşitli mikrop-ların bıçak tarafından vücuda aktarılmasının önüne bir ölçüde geçilir. Kaliteli bir çeliğin yüzey özellikleri sebebiyle, sadece suyla dahi ciddi anlamda temizliği mümkündür.

Evde Av Öncesi Hazırlık...

Av öncesi hazırlıkta, gidilecek avın cinsine göre bir gece önceden ya da günler öncesinden malzemeler hazırlanmaya başlanır. Bu hazırlıklarda da ailenin diğer fertlerinin ateşli silahla yaralanma riskini en aza indirecek şekilde davranılması gerekir. Ava gitme hazırlığı öncesinde, silahların temizliklerinin yapılması gerekir. Tüfekler dolaptan ya da kılıflarından çıkarılır. Kuru bir bezle fazla yağları alınır ve fişeklikler hazırlanır. Avda kullanacağınız malzemelerin av çantasına yerleştirilmesi bir düzen içinde olmalıdır. Elinizi attığınızda, neyin nerede olduğu hakkında herhangi bir kuşku olmaması gerekir. Malzemeler içinde kolayca görülebilecek renkte bir ilk yardım çantası bulunmalıdır. Arazide yaralandığınızda ya da herhangi bir kaza anında arkadaşınıza ilk yardım çantasının sadece rengini bile söylemeniz çok değerli dakikaların kaybolmasını engelleyecektir. Bu düzenlemelerin yıllar boyunca aynı şekilde yapılması avcının kendine olan güvenini arttıracaktır. Bu ortamın güvenli ve neşeli bir şekilde tamamlanması için kesici ve ateşli silahların bir an evvel ortadan kaldırılması ve emniyetli bir şekilde hazırlanması avcının sorumluluğudur.

Ulaşım Aracının Hazırlanması...

Güvenli bir hazırlığın ikinci aşamasında, ava gideceğimiz aracın hazırlanması gelmektedir.Aracımızın hazırlığında ana unsur, aracın her türlü bakımının bizi yolda bırakmayacak şekilde yapıldığından emin olmaktır. Bu, avcının rahatı ve emniyeti açısından önemlidir. Daha sonra eşyaların araca yerleştirilmesi ile başlayan işlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. İçinde bulunduğunuz av sezonu ile ilgili MAK kararlarını aracınızda bulundurun.

2. Av tezkerenizi aracınızda ya da üstünüzde taşımayı alışkanlık haline getirin.

3. Araç tamir bakım malzemeleri mümkün olduğunca kaliteli seçilmelidir.

Araçta mutlaka bulundurulması gereken malzeme listesi:

• Yedek vantilatör kayışı
• Çekme halatı
• Takoz
• Zincir
• Su kabı
• Bir battaniye
• Çeşitli boyda tornavida ve anahtarlar
• Bidon
• İp
• Balta
• Testere
• Buji
• El feneri
• Mum
• İlk yardım çantası
• Kibrit, çakmak

Araçta Güvenlik :

Avlak arazisine kadar araçla gitmeye karar verdiğiniz andan itibaren aracınızın da sizin bir parçanız olduğunu düşünerek hareket etmek gerekir. Aracınızın, yeri geldiğinde sizi her türlü tehlikeden koruyacak bir sığınak olacağını düşünmelisiniz. Sizin ve avcı arkadaşlarınızın, sadece avlağa ulaşmanızın temini ile kalmayıp, doğanın her türlü ağır şartlarına aracınızın da katlanacağını düşünerek, aşağıdaki kuralları uygulamanız doğru olur.• Araziye girerken aracın benzin deposunun dolu olmasına dikkat ediniz.

• Arazide aracınızı yavaş sürün.
• Aracınızı ekili araziye ve kuru otlu yerlere park etmeyin.
• Aracı mümkünse yokuş aşağı park edin.
• Araç içinde, dolu gaz tüpü taşımayın.
• Yedek benzin bidonunuzu çelik olanlardan tercih edin ve yedek depoyu bagajda taşıyın.
• Yedek benzin deponuzu ağzına kadar hiç boşluk olma- yacak şekilde doldurun. Aksi takdirde benzin çalkalanarak genleşebilir ve bidon kapağı açılışında ciddi sorunlara sebep olabilir.
• Araçta mutlaka yedek anahtar bulundurun.
• Yedek anahtarı ava çıkacağınız zaman başka bir arkadaşınıza verin. Arkadaşlarınız buluşma yerine erken gelip, sizi aramaya araçla çıkabilir ya da acil bir durumda aracı kullanmak icap edebilir.
• Soğuk havalarda, kalorifer çalışırken asla araç içinde uyumayınız.
• Sabah avlağa çıkarken farlarınızın kapalı olmasına dikkat ediniz. Aksi takdirde akünüz bitebilir.
• Kış aylarında ava başlamadan en az yarım saat evvel eğer araç içinde iseniz kaloriferinizi mutlaka kapatınız. Sıcak ortamdan soğuk ortama geçişin yumuşak olmasına gayret gösterin. Hava şartlarının ani değişimine karşı hazırlıklı olun.
• Akşama doğru çıkılacak avlarda araç içinde küçük bir ışık yanmasına dikkat ediniz.Bu av dönüşünde aracınızı bulmanızı kolaylaştıracaktır.
• Yanınıza küçük bir el feneri alma alışkanlığı edinin.
• Araca binerken ve nakil anında tüfeğinizi sökülmüş olarak kılıfında taşıyınız.
• Dolu tüfek ile asla araca binmeyiniz.
• Araç içinde tüfek kurma işlemi yapmayınız.
• Araç içinden ve seyahat halinde pencerelerden dışarıya asla atış yapmayın.
• Araç kapasitesinin üstünde avcı arkadaşınızı araca almayın.
• Araç içinde sigara içmeyin.
• Eğer içiyorsanız, sigara izmaritini sönmemiş halde kesinlikle dışarı atmayın.
• Uzun yolculuklarda yanınıza araç kullanmayı bilen birisini daha alınız.
• Trafik kural ve işaretlerine mutlaka uyunuz.
• Araç arkasında römork ya da benzeri bir araç olması halinde, aracınızın çekiş ve gücüne uygun bir sürüş tarzı benimseyiniz.
• Av dönüşünde kullandığınız malzemeleri aynı dikkat ve özenle geri yerleştiriniz.
• Av yorgunluğu ile özensizce yerleştirilmiş kamp malzemelerinin, ani fren ve hareketlerde araç içinde uçuşarak çok ciddi kazalara sebep olacağını unutmayınız.
• Av dönüşünde, yorgun olacağınızdan kendinize dinlenme imkanı tanıyan küçük molalar verin.

Arabada Köpek Taşıma :

Köpeklerimiz biz avcıların değerli varlıklarıdır. Onlar sayesinde zevkli avlar ve güvenli kamplar yaparız. Bu değerli varlıkların da araç içindeki emniyetlerini düşünmek gerekir. Köpeğin aracın bagajında ve onun taşınması için yapılmış bir kutuda yatması sağlanmalıdır. Uzun yolculuklarda sık sık mola vererek onu izlemeniz ve ihtiyaçlarını gidermeniz doğru bir harekettir. Aksi takdirde, havasızlıktan, sıcak ya da soğuktan dolayı rahatsızlanabilirler ve bagajı açtığınızda tatsız ve üzücü bir durumla karşılaşabilirsiniz. Araç steyşın vagon ya da arazi aracı tipindeyse köpeğin aracın arkasındaki bölümde kafesli özel bir kutuda seyahat etmesi daha sağlıklı olacaktır. Bu imkân yoksa köpeğin ölçülerine uygun, kendinizin bile imal edebileceği bir ahşap kutu da bu işi görecektir. Burada maksat, köpeğin araç içinde yolculara nazaran daha korunmasız bir şekilde seyahat etmesinin engellenmesidir. Ani bir fren ya da savrulmada köpeğin kontrolsüz kalmasının ve yolcuların emniyetini de tehdit etmesinin önüne bu şekilde geçilebilir. Ava gideceğiniz akşam köpeğinizi iyi doyurun. Av dönüşü ilk işiniz köpeğinizin ihtiyaçlarını gidermek olmalıdır. Av dönüşünde köpeğin ayak ve kulaklarını zararlı otlar ve parazitlere karşı kontrol edin ve köpeğiniz için araçta küçük bir su kabı bulundurun.

Avlakta Davranışlar, Güvenlik Önlemleri:

Avlakta ve doğada davranışlarımız, avcılık etiğine uygun olarak, avın bir araç olduğunu amaç olmadığını kendimize ve çevremize hatırlatır şekilde olmalıdır. Avlakta, silah taşıdığımızı ve bunun her türlü tehlikeye açık olduğunu unutmadan, avcılığın tüm emniyet şartlarını uygulayarak hareket etmek gereklidir. Aşağıda belirtilen emniyet tedbirleri ve tavsiyeler uzun yıllar boyunca elde edilen tecrübeler sayesinde oluşmuştur.

• Gideceğiniz av yerini yakınlarınıza mutlaka söyleyin.
• Av dönüşü için yakınlarınıza kesin dönüş saati vermeyin.
• Avda kullanılacak malzemelerin kaliteli olmasına özen gösterin. Bu sizin emniyet ve rahatınız için gereklidir.
• Arkadaşlarınızın sergiledikleri davranış biçimlerini sürekli olarak izleyin ve öğrenin. Bu davranışlar değiştiği zaman (Bilinen hastalıkları, tavırları, alışkanlıkları vb hallerde) olağanüstü bir durum olabilir.
• Avlanma eyleminin bir ekip çalışması olduğunu hiç bir zaman göz ardı etmeyin.
• Av sırasında arkadaşlarınızla ses ve göz irtibatını kaybetmemeye çalışın.
• Sürekli olarak aynı arkadaş grupları ile avlanmayı adet edinin.
• Arkadaşlarınızla uzak mesafelerden işaret ile anlaşabilmek için yöntemler geliştirin. Muhakkak surette bir acil durum işareti belirleyin. Bu işareti alınca en kısa sürede aracınıza ya da daha önce kararlaştırılan toplanma yerinize dönün. Zor durumda olan avcılara yardımcı olmak sizler için bir öncelik teşkil etmelidir.
• Atış esnasında patlama sesinde bir anormallik sezerseniz namlu içi başta olmak üzere tüfeğinizi kontrol ediniz.
• Av sırasında kesinlikle sigara içmeyiniz. Eğer bu alışkanlığınızdan vazgeçemiyorsanız sigaranızı söndüğüne emin olmadan araziye atmayın. Mümkünse toprağa gömün.
• Tüfeğinizi araçta kesinlikle kılıfında taşıyınız.
• Dolu tüfek ile kesinlikle araca binmeyiniz.• Yemek sırasında mutlaka silahınızı boşaltarak kılıfına koyun.
• Arkadaşlarınızın sizi temizlik konusunda uyarmalarına fırsat bırakmayın.
• Yemeğe arkadaşlarınızla aynı anda oturmaya özen gösterin.

Arazide Yürüyüş ve Tüfek Taşıma :

Arazi şartlarında yürümek ve belirli bir performansı göstermek düz yolda yürümekten çok farklıdır. Arazi şartlarında uzun süreli yürüyüşlerde enerji ve efor harcamak çok yorucu bir iştir.Hazırlıksız ve deneyimsiz kişilerin bu eforu sarf ettikleri anlarda çok ciddi hatalar yaptıkları görülebilir. Arazi koşullarının insan bedenini zorlamasıyla birlikte; terleme, güç kaybı ve oksijen alabilme kapasitesi eksikleri nedeniyle bir takım fiziki oluşumlar meydana gelir. Fiziki kondüsyonu kuvvetli bir avcıda dahi yorgunluk sebebiyle, hareketlerde kısıtlamalar ve muhakeme yeteneklerinde dengesizlikler gözlenebilmektedir. Bunlar, tüfek taşıma şeklinin değişmesinden, kalkan bir ava şuursuzca bir atış yapmaya kadar değişebilen nitelikler gösterebilir. Bir uçar avında, fişeklikte taşınan bir şevrotin ya da tek kurşunun yorgunluk ya da alınan alkol nedeniyle şuursuzca tüfeğe konulmasının yaratabileceği sonucu tahmin edebilmek imkansızdır. Örneğin; önünde hafif tepelik bir arazi olan bir avlaktan, yanlışlıkla atılan bir şevrotin fişeği saçmalarının, tepenin ardında sürüsünü otlatan bir çobanı ve bir büyükbaş hayvanı yaraladığı görülmüş bir olaydır..Av esnasında, yorgunluğun ve diğer etkenlerin değerlendirmesi çok dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Av heyecanı ile kişinin kendisini dinlemeyi ve etrafını gözlemlemeyi ihmal etmemesi gerekir.

Aşağıdaki ikazları aklınızdan hiç çıkartmayın...

• Ava yalnız başınıza gitmemeye özen gösterin.
• Tüfeğinizi kayışsız taşımayı ve kullanmayı alışkanlık haline getirin.
• Dolu silahla, asla, hendek, çit ve benzeri yerlerden atlayarak geçmeye çalışmayın.
• Hendek, çit ya da benzeri yerlerden geçişlerde tüfeğinizi kırıp içinden fişekleri çıkararak tüfek kırık halde geçmeyi yeğleyin.
• Yağışlı havalarda, namlu içine yağmur veya kar girmemesine dikkat ediniz.
• Av sırasında, tanımadığınız kişilerden kesinlikle fişek alıp kullanmayınız.
• Av sırasında tüfeğinizi doldururken gereken emniyet tertiplerini alın.
• Av yürüyüşünüzde silahınızı hiç bir kimsenin bulunmadığı bir istikamete çevirin.
• Doldurduktan sonra silahınızı kapatırken boşluğa doğru tutup yavaşça kapatın.
• Tüfeğinizi sürekli olarak hangi elinizde taşıma alışkanlığı edindiyseniz av bıçağınızı kemerinizin ters tarafına takmaya özen gösterin.
• Uzun süren avlarda omuzlarınızın ağrımaması için yelek yerine bel kütüklüğü kullanın,
• Av bıçağınızı ya da çakınızı av türüne göre seçin. Bıldırcın avına kocaman bir bıçakla çıkmamaya gayret edin.
• Bir av gününde üzerinizde taşımayı düşündüğünüz av malzemelerinizi vücut ağırlığınıza göre dengelemeye çalışın.
• Arkadaşlarınızın yanına dönerken herhangi bir ikaza gerek kalmaksızın silahınızı boşaltın.
• Diğer avcıların yanına silahınız açık ve kırılmış olarak yanaşınız.
•Silah otomatik ise boşaltmayı onların görebileceği güvenli bir mesafede yapın. Otomatik tüfeğinizin kurma kolu daima açık kalacak ve görülür şekilde kalmalıdır.
• Silahınızı doldururken ve atış sonrası daima namlunun içini kontrol ediniz.
• Av yürüyüşü esnasında silahınızın namlusu arkadaşlarınıza dönük konumda olmamalıdır.
• Avcı hattında yürürken silahınızın namlusu daima havaya dönük konumda olmalıdır.
• Avlanırken avcı hattını kesinlikle ihlal etmemeye özen gösterin.
• Kalkışı sırasında tanımadığınız bir av hayvanına asla atış yapmayınız.
• Diğer avcılara doğru kalkan ava asla atış yapmayınız.
• Arkasını görmediğiniz yöne kesinlikle atış yapmayınız.
• Saçmaların ya da merminin sekebileceği su, buz, kaya, taş ve benzeri yüzeylere kesinlikle atış yapmayınız.
• Silahınızı boş dahi olsa asla dik olarak bir yere dayamayınız.
• Alkol aldıktan sonra asla atış yapmayınız.
• Ele geçirdiğiniz av hayvanlarını mevsim şartlarına göre uygun şekilde saklayınız.
• Sıcak havalarda avladığınız av hayvanlarının iç organlarını çıkarın, mümkünse tuzlayın.

Fişek Seçimi...

Gideceğiniz av türüne göre fişek temin etmek ve tercihleri yapmak zamanla avcılık eyleminin en zevkli konularından biri haline gelir. Kullanacağınız fişeklerin silahınıza ve av türünüze uygun olmasını sağlamak önemli bir konudur.

• Avın cinsine göre tüfeğinizde tercih edeceğiniz şok tipinin önemli sonuçlar doğuracağını unutmayın.
• Gideceğiniz av türüne göre uygun saçma numarası seçmeye özen gösterin.
• Değişebilen şoklu tüfekleri kullanırken uygun zaman aralıkları içinde namlu ağzındaki şoku yeniden sıkın.
• Eğer fişeğinizi kendiniz dolduruyorsanız boş kovanlarınızın hepsini doldurmadan önce mutlaka doldurduğunuz yeni dolulardan numune alarak deneme atışı yapın.Yapmış olduğunuz deneme atışında (40 m) saçma dağılımını görün ve grupmanlara dikkate edin. Saçmalar arasından avın geçmemesi gerektiğini unutmayın. Yapmış olduğunuz doluları muhafaza ederken kaç gram barut, kaç gr saçma koyduğunuzu ve tapa basıncını, fişeklerin bulunduğu kutu ya da torbaların üzerlerine dolum tarihi de dahil olmak üzere not edin ve dolum yaparken sigara içmeyin.

Arazi ve Ormanda Güvenlik İçin Kıyafet Seçimi :

Avda mümkün olduğu kadar yapılacak avın özelliklerine uygun bir kıyafet seçimi yapılmalıdır. İklimsel ve çevresel şartlar burada önem kazanmaktadır. Bir avcının tercih edeceği kıyafetler içinde, mevsimine uygun seçilmiş sağlam bir av botu ya da çizmesi avcının hareket kabiliyeti ve kişisel rahatlığı açısından önceliği alır. Yapılan avların daha ziyade yürüyerek olması bu konunun önemini arttırmaktadır. Bunu sırasıyla diğer avcılar tarafından fark edilmeyi sağlayacak renklerin kıyafetlerde kullanılması ve kamuflaj ile ilgili detaylar takip eder. Avcıların birbirlerini seçebilmeleri için parlak portakal rengi yelek ve şapkaların kullanımı kesinlikle tercih edilmelidir. Bazı ülkelerde av kıyafetlerinin bir bölümünde bu renklerin kullanımı avın cinsi önemli olmaksızın mecburidir.

• Dolu yaparken sigara içmeyin. Yeni aldığınız bir bot ya da ayakkabıyı ava gitmeden önce uzun yürüyüşlerle muhakkak deneyiniz.
• Avda sentetik çoraplar giymeyiniz.
• Sentetik kıyafetleri tercih etmeyiniz.
• Askeri kamuflaj kıyafetlerin her avda kullanılamayacağı artık tüm dünyada kabul edilmiş bir gerçektir. Örneğin; Bıldırcın avına koyu yeşil ve alacalı askeri kıyafetle gidilmesi gereksizdir.
• Yapılacak ava göre diğer insanlar tarafından görülmekle birlikte bazı hallerde avın türüne göre yabani hayvan tarafından görülmemek amacıyla kıyafet seçimi yapılmalıdır.
• Yaz aylarındaki avlarda mevsimsel özelliklerden dolayı açık ve doğal renkli pamuk ya da keten elyaflı kıyafetler tercih edilebilir. Burada amaç sıcak aylarda vücudun daha fazla nefes almasını temin etmektir. Koyu renklerin güneş ışınlarını daha fazla emdiğini unutmamak gerekir.
• Bıldırcın ve benzeri avlarda başımızdaki şapkanın veya yeleğimizin doğada az rastlanır kolay görülebilir renklerden olması avda diğer şahıslar tarafından görülmeyi kolaylaştıracaktır.
• Orman avlarında, avın türüne göre kıyafet seçimi yapılmalıdır.
• Çulluk, sülün ve benzeri avlarda kamuflaj kıyafetlere gerek yoktur.
• Domuz ya da geyik avı gibi kamuflaj kıyafet gerektiren avlarda ise, az hareket etmek ve yer değişimi yapmamak doğru olacaktır.
• Sürek veya bekleme avlarında av rehberinin ya da avcı başının talimatlarına kesinlikle uymak ve kimin nerede oturduğunu bilerek atış yapmak gerekir. Sürek avlarında avın başlangıç ve bitiş zamanları bir işaret ile belirlenmelidir. Bitiş işaretini takiben avcılar diğer avcılar tarafından kolayca görülmek için yanlarında taşıdıkları fosforlu turuncu renkli yelek ya da şapkalarını giymelidirler. Avın bittiğini belirten işaret alındıktan sonra asla atış yapılmamalıdır.

Arazide Toplumsal Bağlamda Sosyal ilişkiler :

Avlanma eyleminin icra edileceği arazilerin ve ormanların kullanıcıları ve sahipleri avlanma eylemi sırasında orada bulunabilirler veya bulunamayabilirler. Bu anların her ikisinde de avlaktaki karşılaşmalarda Türk örf ve adetlerinin gereği olarak gereken davranışların ve saygı sözcüklerinin kullanılması gerekir. Bu davranış şekli avcıların saygın kişiler olduğu ve emniyet kurallarına uyduklarını ifade etmede yardımcı olacaktır. Bazı arazi sahipleri ya da ormanlarda çalışanlar avcılık eyleminden silah kullanılıyor olması ve vurulma, yaralanma tehlikesi nedeniyle rahatsız olabilirler ve arazilerini terk etmenizi isteyebilirler. Bu durumda ısrarcı olmayarak tartışmalara neden olmadan o araziyi terk etmek en doğru davranış olacaktır. Unutulmamalıdır ki özel arazi sahiplerinin arazilerini terk etmenizi isteme hakkı her zaman bulunmaktadır. Avlanmanın zevkini ve ölçüsünü kaçıracak her türlü davranış ve eylemden uzak durmak bir avcının öncelikle uyması gereken kurallardan bir tanesidir.

• Örf ve adetlerimiz gereği avlaklarda karşılaşacağınız köylü ve yabancılarla selamlaşın. Yapacağınız sohbet sırasında öncelikle onların sorunlarını öğrenmeye çalışın. Onların sorunlarının yoğunluğundan dolayı istediğiniz cevapları alamayabilirsiniz. Bu durumda sükunetinizi ve kibarlığınızı koruyunuz. Unutmayın ki, avlandığınız toprakların sahipleri ya da kullanıcıları ile konuşuyorsunuz.
• Arazide kesinlikle sönmemiş ateş bırakmayın.
• Koyunların sulanması için hazırlanan düzeneklerde deterjanla temizlik yapmayın.Yaptıysanız sabun ve deterjan artıklarının geride kalmamasına özen gösterin ve koyun sürüleri su içerken kesinlikle atış yapmayın.
• Çoban köpeklerine karşı çok zor şartlar altındakalmadığınız sürece asla silah kullanmayın
• Köylüye ait, hiç bir yapıyı bozmayın.
• Çitlerden ağaç çekip yakacak olarak kullanmayın.
• Örfü adetleri ve ilkeleri olan bir avcı topluluğunun saygı göreceği gerçeğini bilin, bunu savunun ve yaşatın. Bedelini hiç bir zaman ödeyemeyeceğiniz bir kazaya sebebiyet vermemek için sizden daha deneyimli avcıların ikazlarını asla göz ardı etmeyin.
• Unutmayın ki en ucuza sahip olabileceğiniz en kıymetli şey bir başkasının tecrübesidir.
• Avcılık ile ilgili bilgilerinizi genç arkadaşlarınıza içtenlikle aktarın.
• Gelenek ve görenekler ancak bu şekilde yaşatılabilir. Bu davranışınız, sizin her zaman saygıyla hatırlanmanızı sağlayacaktır.

Malzeme Seçimi :

Avcılık eyleminde kullanılacak malzemeleri çok çeşitlendirmek mümkündür. Burada kişisel ve çevre güvenliğimizi sağlayacak ekipmanlar üzerinde bir fikir vermek amacındayız. Avcılık eyleminde kullanılacak olan malzemelerin tamamının kolay taşınabilir ve sağlam olması önemli bir noktadır.

Kamp :

Av eylemi esnasında arazide bir kaç gün kalınması söz konusu olabilir. Bu durumda öncelikle kişisel rahatlık ve güvenlik ön plânda olmalıdır. Araç ve konaklama ile ilgili malzemelerin asgari düzeyde, ama bu bir kaç zevkli günü sıkıntıya sokmayacak şekilde temin edilmesi yerinde olacaktır. Kamp kurulacak yerin önceden biliniyor olması önemli bir avantajdır.• Kamp, dere yatağı gibi sellere ve akıntıya maruz kalabilecek yerlerin dışına kurulmalıdır.• Kamp, kayalık ve taş yuvarlanması muhtemel yere kurulmamalıdır.
• Kamp ateşi etrafına asla dere yatağından alınan taşlar konulmamalıdır. Dere yatağı kuru bile olsa taşların içlerindeki nem ısı ile genleşip bomba gibi patlayarak yaralanmalara sebep olabilir.
• Kamp, bir akarsu ya da çeşme yakınına kurulursa su temini ve temizlik gibi konularda rahatlık sağlanır.
• Kamp çadırları pratik ve hafif malzemelerden temin edilirse kurmak ve toplamak süratli ve kolay olur.
• Çevre güvenliği için çadırların daire biçiminde rüzgar almayan bir yerde düzenlenmesi yerinde olur.
• Açık arazide kamp kurulacaksa araçların rüzgarın estiği yönde çadırları muhafaza edecek şekilde yerleştirilmelidir.
• Ava çıkışta temel gereksinim malzemelerinin araçların bagajlarına kilitlenmeleri istenmeyen durumları önler.
• Yiyecek maddeleri çevrede yaşayan hayvanları ve haşereleri davet etmemesi için ortada bırakılmamalıdır.
• Sinek ve arı benzeri haşerenin saldırılarını önlemek için şeker ve reçel benzeri maddelerin ağzı kapalı kutularda saklanmalıdır.
• Kamp için yeni alınan çadır, portatif masa ve benzeri ekipmanın kamp kurulmadan önce bir kaç kez ev ya da boş bir arazide kurulup sökülmesi daha sonra gerçekleştirilecek kamplarda kolaylık sağlar.

Ava giderken yanımızda olması gereken asgari malzemeler

Araba içinde:

• Çekme halatı
• Vinç
• Elektrik bandı
• Ampul
• Sigorta
• Uzatma kablosu
• Takım çantası
• Harita, pusula
• El feneri
• Testere
• Dürbün
• Balta

İlk yardım çantası içinde:

• Tendürdiyot
• Aspirin
• Gazlıbez• Ağrı kesici
• Amonyak
• Makas
• Cımbız
• İğne
• Sargı bezi• Antiseptik
• Böcek kovucu sprey
• Turnike yapabilmek için uygun lastik
• El temizliği için antiseptik solüsyon

Konaklama sırasında :

• Çadır
• Uyku tulumu
• Matara
• Battaniye
• Portatif masa ve sandalye

Konaklama sırasında kurulacak sofra için:

• Ocak
• Çatal, kaşık, bıçak
• Buzluk
• Termos
• Çelik tencere, tabak, bardak
• Tuz ve çeşitli baharatlar
• Alüminyum folyo
• Kibrit, çakmak
• Izgara

Genel temizlik için:

• Sabun• Deterjan
• El temizleme jeli
• Kağıt havlu
• Tuvalet kağıdı
• Kolonya

Genel anlamda temizlik, avlanma sırasında da sürekli olarak dikkat etmemiz gereken önemli bir konudur. Avlanma eylemi esnasında, istesek de istemesek de pek çok bakteri ile doğrudan temas sağlarız. Bu durum özellikle ellerimiz ve ağız yoluyla alınabilecek bir bakteri neticesinde av esnasında, ya da avdan günler sonra ortaya çıkabilecek çeşitli rahatsızlıklar meydana getirebilir. Bunu önlemek maksadıyla temizlik kurallarına maksimum düzeyde dikkat etmemiz, sağlığımız için gereklidir.Yemek öncesinde ellerimizi ve yüzümüzü su ve sabun kullanarak temizlemeliyiz. Su ve sabun bulunamıyorsa piyasada satılan su kullanmayı gerektirmeyen bakteri öldürücü maddeler temizlik için kullanılabilir. Avda verilen yemek molaları genellikle yerde kurulan sofralarda gerçekleşmektedir. Bu zeminlerde mutlaka bir naylon örtü kullanılmalıdır. Yani, yemek yenilen zeminin mümkün olduğu kadar toz, toprak ve çamurdan arındırılması sağlanmalıdır. İmkân varsa, portatif masa ve sandalye kullanılması en doğru tercihtir.Mutfak eşyasının mikrop barındırmayacak ve kolay temizlenebilecek malzemelerden olması tercih edilmelidir.

Kötü hava şartlarında dikkat edilmesi gereken önemli hususlar...

Aşırı sıcak havalarda oluşacak tehlikeler:

Aşırı terleme sırasında, çok soğuk su içmemek gerekir.Aşırı terleme ile birlikte tuz ve mineral kaybı olabileceğini göz önünde tutarak su içine eczanelerde satılan toz haldeki glikoz ve mineral karışımları katılabilir. Aşırı sıcak havalarda geniş kenarlı bir şapka ve açık renkli pamuklu kıyafetler giyerek güneş çarpması ve sıcak havanın olumsuz etkilerine karşı hazır olmak gerekir. Aşırı sıcaklarda terleme yoluyla mineral kayıpları olur. Yorgunluk nedeniyle kramplar meydana gelebilir. Aşırı terleme nedeniyle oluşan tuzlanma yanlış elbise seçimi ile birlikte derideki gözeneklerin tıkanmasına ve böylece tahrişlere neden olabilir. Ayrıca, sıcak ve rutubetli ortamlarda çeşitli mikro organizmalar bulunur. Bunlar vücudun aşırı nemli bölgelerinde yoğunlaşıp çeşitli tahrişlere neden olurlar. Özellikle koltuk altı ve ayak parmakları bu nedenle en riskli bölgelerdir. Bu sebeple aşırı sıcaklarda, günlük avlarda dahi mutlaka yedek çamaşır ve çorap bulundurmanız sağlığınız için gereklidir.

Aşırı soğuk havalarda oluşacak tehlikeler :

Aşırı soğuk havalarda yapılan avlarda ise öncelikle vücut ısısını korumak gereklidir. El ve ayak donmaları, kar körlüğü gibi tehlikeler mevcuttur.Karlı ve buzlu arazilerde yapılacak yürüyüşlerde kişinin kullandığı bot ya da çizmenin kalitesi ve malzeme cinsi önem kazanır. Çamurlu ve buzlu suları içeri almayacak ayağı sıcak tutacak bir bot, bu tür avlarda kişisel rahatınız ve güvenliğiniz için gereklidir. Soğuk havalarda yapılan yürüyüşlerde nefes yolu ile önemli miktarda su kaybı olur.Su kayıplarının büyük bölümü, sentetik kıyafetlerin deriye nefes aldırmaması sebebiyle aşırı terleme ile de olur. Bu kıyafetlerin mümkün olduğu kadar vücuda nefes aldırabilecek ama soğuk havayı içeriye almayacak cinsten olmasına çalışılmalıdır.Kış aylarında kullanılacak kıyafetlerde özellikle, ayak donmalarını önlemek önem kazanmaktadır. Yukarıda belirtilenler evde, avlakta, arabada ve bir avcı ve silah sahibi olarak günlük yaşamımızda uymamız gereken asgari kurallardır. Bu kuralların sayısı ve çeşidi mutlaka arttırılabilir. Her sorumlu avcının, kendi güvenlik kitabını yazacak kadar güvenlik kavramına ilgi göstermesi, her şeyden önce kendi can güvenliği içindir.

KAYNAKÇA

NRA - National Rifle AssociationAvcı Eğitimi ve Yaban Hayvanı Üretme Vakfı Yayınları
Av Doğa Silah Dergisi
A Boy and His Gun (E.C Barnes)
The SAS Survival Hand Book (Harper Collins John’ Lofty’ Wiseman)

4 Ekim 2007 Perşembe

Köpek Eğitiminin Temeli

Köpeğinizin eğitimi ona vermek istediğiniz mesajı anlamasını sağlayamadığınız sürece başarısız olacaktır. Tüm yapmanız gereken köpeğinizin anlayacağı, onun için doğal olan dili kullanmanızdır. En basit yöntemiyle köpek eğitimi iyi davranışlarını ödüllendirip , yanlışları doğru şekilde düzeltmektir. Sonucu çabanıza değecektir.Köpekler, neyin doğru neyin yanlış olduğunu davranışlarının avantajlı yada avantajsız sonuçlarını tecrübe ederek öğrenir. Bir köpeği eğitmek ona kendisi için neyin faydalı olup neyin olmadığını göstermekten başka bir şey değildir.İşe yaramayan bir disiplini sürdürmek köpeğinizin gözünde sadece sizin etkisiz olduğunuzu kanıtlar. Uygulatamayacağınız hiç bir komutu vermeyin. Bu , onu istediğinde sizi duymazdan gelebileceği fikrine alıştırır. Hiçbir komut uygulanmadan geçilmemelidir.Problemli bir davranışı düzeltirken bu davranışı durdurmanın en doğru zamanı köpeğiniz henüz bunu düşündüğü andır. Olay sırası ve sonrasında bunu düzeltmek daha az etkilidir. Yine de istenmeyen davranışın tam gerçekleştiği sırada hata doğru yöntemle düzeltilmelidir.Köpeğinizin bilmesi ve uygulaması gereken beş temel komut vardır. Bu komutlar köpeğinizin üzerinde hakimiyetinizi sağlamada size anahtar olacaktır. Bu komutlar: "Otur", "Bekle", "Yürü", "Yat" ve "Gel"dir. Bunlara ek altıncı komut ise ağzındaki bir şeyi size teslim edeceği "Bırak" komutudur. Bu komutlar farklı düzeyde eğitim gerektirse de günlük yaşamınızı ve avda köpek kullanımınızı oldukça kolaylaştıracak unsurlardır.Rutin olarak Otur/Yat/Bekle gibi temel itaat eğitimini evde yada bahçenizde sık sık pratik yaparak pekiştirirseniz problemli davranışların çözümünü hızlandırabilirsiniz. Bu egzersizler kontrolün sizin elinizde olduğunu köpeğinize anlatmanın en doğal ve etkili yoludur.Her şeyden önce unutmayalım ki "istenmeyen davranışlar" sadece bakanın gözündedir. Köpek için kazmak, havlamak, diğer köpekleri kovalamak tamamen doğaldır. Bu davranışları kontrol edemeyeceğiniz anlamına gelmemektedir tabi ki ; ama tüm bunları köpeğiniz sizi çıldırtmak için yapmadığını anlamız gerekmektedir. Siz köpeğinizi bu konuda eğitene kadar tüm bunları yapmaması gerektiği konusunda hiç bir fikri yoktur. Ondan ne istediğinizi anlaması gerekmektedir.Köpekler (insanlara göre) istenmeyen davranışlara başladığında en iyisi bu davranışın kaynağını anlamaya çalışmaktır. Çoğunlukla tüm bu problemler yalnız kalmanın verdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Köpekler oldukça sosyal hayvanlardır. Olası çözümlerden biri köpeğinizin yeterince egzersiz yaptığından emin olmaktır. Egzersiz pek çok problem için mükemmel çaredir ve köpekler buna bayılır. Diğer bir çözüm ise itaat eğitimidir. Önemli nokta köpeğinizin sizin ilginize gereksinimi olmasıdır ister yürüyüş isterse de eğitim sırasında.Yani köpeğiniz için ayıracağınız zaman çok önemlidir. Sadece avdan ava köpekle ilgilenmek, av sezonu dışında yemek verme zamanından başka köpeğin sizi görememesi, yemeği de önüne bırakıp hemen yanından ayrılmanız, hatta bazılarının yaptığı gibi köpeğe evin başka bir üyesi tarafından yemek verilmesi, köpeği sizin eğitmenizi olanaksızlaştıracaktır. Bu şartlarda, profesyonel bir eğitimci tarafından eğitilmiş bir köpek bile alsanız zamanla köpek bu eğitimini unutup eski haline gelecektir.Köpeğiniz ile ne kadar çok zaman geçirirseniz , eğitiminde başarılı olma ihtimaliniz o kadar yüksektir.Eğer devamlı değişen bir ruh haliniz varsa, çok çabuk sinirleniyorsanız, sert bir mizacınız varsa, isteseniz de köpeğe karşı yumuşak davranamıyorsanız, köpek eğitmek sizden uzaktır. Bu yüzden devamlı ses tonunuz değişecek ve bu köpeğin kafasının karışmasına, sizden korkmasına ve öğretmek istediğinizi anlamamasına neden olacak.Unutmayınız ; köpeğinize patronun kim olduğunu ona vurarak, bağırarak yada benzer ceza yöntemleri ile öğretemezsiniz.Bunun karşılığında tek öğreneceği size güvenmekten çok korkması gerekeceğidir.




Teşvik(Ödül) : Başarılı Köpek Eğitiminin AnahtarıÖdülü anlama ; köpeğinizin davranışlarını nasıl öğrendiğini anlamada ve davranışlarında her hangi bir değişiklik yapmada başarılı olabilmek için büyük önem taşır.İşte size asla unutmamanız gereken bir cümle:KÖPEĞİNİZİN DAVRANIŞLARININ BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU TEŞVİK ETMENİN SONUCUDUR.Köpeğinizde belirli bir davranışı teşvik eden siz yada başka biri olabileceğini aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Arkadaşlarınız, komşularınız, akrabalarınız, çocuklar belirli bir davranışı teşvik edebilirler. Köpeğinizle iletişim içindeki her hangi bir kişi potansiyel olarak onun davranışında değişikliklere neden olabilir.Ödül olarak sadece aklımıza yiyecek gelmemelidir. Ödül ya da teşvik köpeğinizin hoşuna giden her hangi bir şey olabilir. Okşanma, ses tonunuz, belirli bir kelime, yüz ifadesi, belirli bir oyuncakla oynamasına izin verme, dışarı çıkarma gibi. Bunlar da köpeğinizin davranışlarını teşvik ederek belirleyen bir kaç ödülden biridir.Yalnız eğitim anında köpeğe fazla ödül vermekten kaçınmalısınız. Ödül eğitimde köpeği teşvik etmek ve hareketlerinin doğru olduğunu anlatmak için verilir. Doğru hareketi yaptığı zaman ödül kullanılmalıdır ve diğer zamanlarda ödüllendirmekten kaçınılmalıdır ki köpek ödülden bıkmasın ve sadece doğru hareketi yaptığı zaman ödül aldığını fark etsin. Yukarı da da bahsettiğimiz gibi köpeğimize çeşitli şekillerde ödül verebiliriz. Bazılarımız sadece yiyecek veririz, bazen "Aferin" ve "Güzel köpek" sözcüklerini kullanırız, bazılarımız ise köpeğe dokunur , onu okşar , severiz ki bu en çok kullandığımız yöntemlerdendir. Köpeği severek ödüllendirmemiz onun için en büyük ödüldür ama yavrunun sevgiyi ödül olarak alması için her zaman köpeğimizi sevmememiz gerekir.Bu yöntemlerin hepsi de iyi çalışır çünkü hepsi o an yavruya iyi yolda olduğunu anlatır ve sevimli yavrumuz hareket ile ödül arasında bağlantı kurarak bir daha ki sefere ödül almak için ne yapacağını anlamaya başlar. Basit olarak ifade edilmek istenirse teşvikin mantığı şudur :KÖPEĞİNİZ HOŞUNUZA GİDEN BİR ŞEY YAPTIĞINDA SİZ DE ONUN HOŞUNA GİDEN BİR ŞEY YAPIN.Yavru dünyamıza girer ve hareket etmeye başlar. Bazı davranışları teşvik edilirken bazıları edilmez. Köpeğiniz bir yaşına geldiğinde sahip olduğu davranışların çoğu kazara yada kasten teşvik edilmenin sonuçlarıdır. Doğru, köpek davranışının bazıları genetiktir; fakat gün içinde karşılaştığımız davranışları öğrenilmiş yada teşvik edilmiştir. Teşvik hızlı ve güçlüdür. Ödül bir davranışın tekrar gerçekleşme olasılığını sıfırdan % 80'e çıkarabilir. Düşünün bir kere. Tek bir teşvik bile bir davranışın gelecekte yinelenmesini garanti edebiliyor. Şimdi ödülün köpeğinizin davranışlarını anlamada niçin bu kadar büyük önem taşıdığını ve bu anlayışın köpeğin davranışını değiştirmede ve öğrenmesini sağlamada ne kadar gerekli olduğunu anlayabilir musunuz?İkinci önemli konu ise ödüllendirmenin zamanlamasıdır. Köpek bir şey yaptıktan sonra en ideal ödüllendirme zamanı 1/2 saniyedir. Çeşitli araştırmalar da bunun doğru olduğunu göstermektedir. Bu, pek çok nedenden dolayı büyük anlam ifade etmektedir. Köpek sürekli hareket halindedir. Ödüllendirmek için bir yada iki saniye bekleyecek olursanız köpeğinizde başka bir davranışı teşvik ediyor olabilirsiniz. Örneğin ; köpeğe oturmayı öğretmeyi alalım. Köpek oturur , fakat siz ödüllendirmek için köpeğin ayağa kalkmasını beklerseniz ayağa kalmasını ödüllendirmiş olursunuz. Ödüllendirdiğiniz anda köpeğiniz ne yapıyorsa teşvik edilen davranış odur.Pek çok kere köpek sahipleri köpeklerinin üzerlerine atlamasını şikayet eder. Ama doğal teşvikin önemini bilmedikleri için ufakken köpeklerinin üzerlerine atlamasına izin vermiş ve onu okşayıp severek bu davranışa teşvik etmişlerdir. Köpeğin sahibinden yada başkalarından yiyecek dilenmesi de köpek sahiplerinin genelde yakındıkları başka bir durumdur. Tabi ki ufakken ellerindeki veya masada ki herhangi bir yiyeceği köpekleri ile paylaştıklarını unutmuş ve başlarında dikilip , gözlerinin içine bakarak duygu sömürüsü yapan köpeklerine yenik düşerek verdikleri bu yiyeceklerle onları dilenmeye teşvik etmişlerdir. Köpeğin saldırgan yanını teşvik etmek de köpek sahiplerinin genellikle bilinçsizce yaptığı bir davranıştır. Eve yada bahçeye yabancı biri gelir. Köpek yabancıya hırlar. Sahibi "Tamam oğlum bir şey yok , sakin ol" diyerek köpeği okşar , sakinleştirmeye çalışır. Tekrar, ne yaptığının farkında olmadan sahibi köpeğin saldırgan davranışını ses tonuyla yada okşayarak teşvik etmiş olur..Gene silah sesinden korkan köpeği , sahipleri korku ve paniklerini teşvik edecek şekilde , sakinleştirici bir şekilde konuşup , okşayarak köpeğin tepkilerini ödüllendirmiş olurlar.Gördüğünüz gibi teşvikin önemi anlaşılmadığı takdirde herhangi bir davranış problemi ya abartılabiliyor yada yenisi yaratılabiliyor.Öyleyse, davranış problemleri olan köpeklerle ne yapmalıyız? Başta bu bir muamma gibi gelebilir. Bu davranışların değiştirilmesi biraz deneme-yanılma, ekstra beceri ve adım adım ilerleme gerektirebilir.Bu problemli davranışların çözümü DOĞRU DAVRANIŞI TEŞVİK EDEREK gerçekleşir.Doğru davranışları anlamının en kolay yolu köpeğin aynı anda iki zıt davranışı yapamayacağını görmektir. Örneğin bir köpek aynı anda hem oturup hem üstünüze zıplayamaz , aynı anda hem saldırgan hem de dost canlısı olamaz yada aynı anda hem korkak hem de dışadönük olamaz.Sahibine yaklaştığında üzerine atlamaya çalışan bir köpek düşünün. Burada doğru davranış sahibinin yanına geldiğinde oturması olacaktır. Böylece ilk adım köpek yanınıza geldiğinde önce ona "otur " komutunu vermeniz ve oturduğunda ona ödül vermenizdir. Köpeğiniz size yaklaştığında üzerinize zıplamaktansa oturmayı öğrenmesi uzun zaman almayacaktır. Bu tekniği, köpeğin ayağına basmak, göğsünden dizinizle engellemek yada kafasına bir şaplak atmak gibi ceza kullanımları dışında pek çok olayda başarıyla kullanabilirsiniz.Doğru davranışı belirledikten sonra onu teşvik etmeyi öğrenmeniz biraz çalışma gerektirse de uzun vadede teşvikin nasıl çalıştığını anlamanız size ve köpeğinize büyük fayda sağlayacaktır.Dikkat ederseniz yurt dışındaki köpek eğitmenlerinin çoğu bayan. Onlar bu konuda erkeklerden çok daha başarılı nedeni ise ses tonlarının yumuşak olması , erkeklerden daha sabırlı olmaları ve çabuk sinirlenmemeleri.

Erdal ATAKAN

Bir Gozel'in Sevdası


Sağ üstümden gelen duble sesi sol altımda olan Usta ‘Bak hoca yine manke yaptı’ diye cevapladı. Bir yandan nasıl bu kadar emin olabilir diye düşünürken diğer yandan alayın üzerimden geçme ihtimaline karşın hazırlandım... Yüzümü tüfek sesinin geldiği döndüğü istikamete döndüm. Birkaç saniye geçmeden kınalılar karşımdan bana doğru süzülmeye başladı. Kaç yıldır avlanıyor olursanız olun avınızla karşı karşıya geldiğinde içinizi kaplayan heyecan vardır ya... İşte o heyecan kalbimi pıt pıt attırıken bir anda sırtı aşıp da karşıma çıktılar. Bile bile hata yaptım. İlk tetiği erken kestim, altında kaldım hedeflediğim kuşun. Sonra kendimi toplayıverdim ‘Aslanım sen bu avın kurdusun 14 yaşında ilk tetiğini kestin kekliğe...’ Üzerime doğru gelen alayın üzerimden aşıp geçmesine izin verdim. Bu sefer tam da sırtı aşarken arkasından kestim tetiği. Bozulmadı bile; aynen devam. Hayret... Orada sönüvermesi lazım oysa ki. Marco gözüme anlamlı anlamı baktı, içinden ağır konuşuyor kuşkusuz. Cevabımı gözlerimden okumuş olmalı ki tüm bu olan biten sırasında alayı izleyen Marco arkasını dönüp kekliklerin gittiği istikamette aramaya devam etti. ‘Hadi olum devam’ Bu köpeği seviyorum; av tutkusunu ve av bulma arzusunu değil sadece; karakterli bir hayvan olmasını da seviyorum. Devam ediyoruz....Geçen on yılın ardından yine bu dağlardayım. İlk aşkların, ilk aldanışların ilk hayal kırıklıklarının, hayata atılan ürkek adımların, ilk gençliğimin, ilk incinmişliğin, gelecek kaygılarının, ilk avların şehrinin dağlarındayım. Bunun bana verdiği o hüzünlü mutluluğu asla anlayamazsınız. Nasıl ağır bir duygu bilemezsiniz. Bir yanda çok çok eski dosta kavuşamının mutluluğu; bir yanda o dosttan uzak geçen zamanların ağırlığı. Hani ‘Yarabbi çok şükür kavuşturdun’ demenin saadeti ile onca yıl kavuşmanın ardından neler kaybettiğini anlamanın kalbimizi sıkıştıran burukluğu... Hayata attığımız o acemi adımların, o umutlu ilk gençliğin şehrinin dağlarındayım yine. Her neredense ağzıma o en sevdiğim türkünün nakaratı takılıyor ‘ipeklenmiş tüylerine...’Bu dağlardaki aşkımın avından dönüp ilk aşkımın kollarına koştuğum o umarsız günler aklıma geliyor. ‘Ağlarım ben kekliğime...’ Nereden yamandı bu türkü ağzıma bilmem ama kalbimin ezilmişliğini artırdığı kesin. Dokunsalar ağlayacak gibiyim.Ne çok şey yitip gitti o zamandan bu zamana... Bu dağlarda dolaştığım son zamandan bugüne sevgiye, gelecek güzel günlere olan inancımız; ruhumuzun o saf yanı; sevdiğimiz dostlarımız ve içimizdeki o arsız yaşama ümidi nasıl da kayıverip gitmiş ellerimizin arasından. ‘Keklik bizden uzaklaştı, hünkar kahlasını aştı belki yavrusuna kavuştu, ağlarım ben kekliğime...’ Bir Müzeyyen Senar bir Ahmet Akbulut’un sesinden kulaklarımda çınlıyor. Olur şey değil sanki kulağıma okuyorlar canlı canlı.İçimizdeki şarkı susuvermiş... Bir ölüyü toprağa verirmişcesine geçmişe teslim ettiğimizi düşündüğümüz onca hatıra ne kadar canlıymış meğer ki gelip içimizi böylesi dağlıyor. Kalbim ezilyor ve bu kez ben de daha bir ağır eziyorum o yamaları... Marco heyecanlanıyor, kuyruk sağlam bir ize bastığının göstergesi. Sağ sol yapıp izi toparlıyor. Onu ne kadar çok sevdiğim aklıma geliyor, bu lanet hayvanı... İçindeki avcı ruhuna nasıl da saygı duyduğum... Kuyruk aşağıya br kanca gibi kilitleniyor, Marco adeta bir put kesiliyor. Kafasını oynatmadan gözlerini kaydırarak gözlerimi yakalıyor ‘Hadi ama, vurmayacak mısın?’ Karşına süzülüveriyorum usulcacık. İşte o an; binlerce kere yaşasam da her defasında içimi titreten o an. Her bir adelesi gerilmiş bekliyor. Birazdan komutu vereceğim ve Marco’nun çullanmasıyla bir anda onu göreceğim. Oldum olası bu anı uzatıp tadını çıkarmasını sevmişimdir. Resmen elim ayağım titriyor her zamanki gibi. Kendimi ilk kadınına dokunan bir delikanlı gibi hissediyorum. İşte bu heyecan... Marco gözlerini bir noktaya dikmiş taş kesilmiş duruyor gözbebekleri bile hareket etmiyor artık. Avını hipnotize etmiş olmalı... Olur şey değil; heyecandan birazdan titreyen ayaklarımın üzerinde duramayacağımı devrilivereceğimi düşünüyorum.Bir anda bu kekik kokusu nerden de burnuma çalınıyor bilmem ve siz de bu kokunun beni hangi hayallere sürüklediğini bilemezsiniz. Ya kekik kokusunun keklik sesine nasıl güzel yakıştığını bilebilir misiniz? Tüfeğin emniyetini kontrol ediyorum. Winchester kağıt kovan keçe tapa 34 gram 7 numara fişek beni yıllardır hiç aldatmadı... Zamanı geldi.‘Hooo olum’ diyorum. Bu sesi duyduğundaki mutluluğunu görmelisiniz, büyük final... Marco zembereğinden boşalmış yay gibi fırlıyor. Keklik ağır aksak kalkmaya çalışıyorsa da Marco kıvrak bir hareketle yakalıyıveriyor havada. Belli ki demin ardından tetiği kestiğim keklik. Kafasını havaya kaldırıp göğsünü gere gere zafer kazanmış komutan edasıyla gururla etrafımda iki tur atıyor. Hani o altın madalyasını göğsüne takmış sporcular gibi kekliği göstere göstere hava atarak geziyor etrafımda. Israr etmeyeceğim bu anı yaşamak .hakkı. Kınalı, bizim buraların dilinde ‘Güzel’ keklik kafasını uzatıyor, ürkek. Birazdan Marco onu elllerime bırakacak ama bunu ona çok görmemeli varsın o şeref turunu atsın etrafımda. Nasıl da gururlu. Hakkı da var yani o olmasa yanında basıp gidiverirdim. Bu hayvan avlanmak için yaşıyor.. Havasını atıp egosunu tatmin ettikten sonra gelip ellime bırakıyor. Önce gerçek avcıyı seviyorum okşuyorum. Bu kekliğe kim ‘Güzel’ ismini takmışsa müthiş isabetli bir karar vermiş. Aklıma bu topraklarda yıllarca kardeşce yaşadığımız Ermenilerin de kınalı kekliğe ‘Gozel’ dediği geliyor. Bir kınalıyı daha güzel tanımlayacak bir sıfat olabilir mi? Güzel işte basbayağı güzel, kanadındaki hareler, gagasındaki kına o içli sesiyle cidden güzel. Telaşlı kalbi heyecanla avucumda atıyor elime alıyor seviyorum sonra kaldırıp öpüyorum yüzünü yüzüme sürüyorum bu dağların asi efendisini. Birazdan ruhunu teslim edecek; ürkek kara gözleri sönecek. Bana bakıyor. Sanki izin ver uçup gideyim, bu kekik kokulu dağları içli nağmelerimle inletmeye devam edeyim diyor.... İçimdeki türkü devam ediyor ‘Görenlerin bağrı yanar...’Ellerimde telaşlı kalbi son atışlarını yaparken en çok saygı duyduğum yoldaşımı hayranlılkla inceliyorum. Birazdan olacakları bilir gibi uysal. Kendini ölümün kollarına teslim etmeye hazır gibi görünüyor.Onun gözlerinin feri yavaş yavaş sönüyor, gözlerimden iki damla yaş süzülüyor ‘yanaktaki benlerine ağlarım ben kekliğime’ Neler olduğunu anlamaya çalışıyor, ara sıra son gücüyle hayata tutunmaya çalışıyorsa da uzun sürmüyor. Nereden geldiyse aklıma yine o türkü takılıyor ‘Kekik küsme barışalım yuvamıza kavuşalım senden ötmek benden gitmek yolumuzda ağlaşalım’ Kalbi avuçlarımın arasında son bir kere attıktan sonra duruyor tüylerine gagasına rengine son kez bakıyorum. İnatla dik tutmaya çalıştığı boyunu yana düşüveriyor. Bu dağların hırçın ve yanık sesli delikanlısı usta bir ressamın elinden çıkmışcasına kusursuz. Tekrar tekrar öpüyorum. İnsan bu kadar hayran olduğun bir hayvanı avlayabilir mi diyorum kendi kendime? Asıl insan hayran olmadığı bir hayvanı avlayabilir mi? Kara gözlerinin feri sönmüş ‘güzel’ kokluyorum son bir kez. Öpüyorum yüzünü yüzüme sürüyorum.. Acaba bize keklikten daha yakın bir hayvan olabilir mi? Türkülerimizde nasıl da çok keklik geçiyor. Binlerce yıldır sevgilerimizi umutlarımızı aşklarımızı hep kekliğe anlatmışız, hep kekliğe anlattırmışız. ‘İki keklik bir kayada ötüyor ötme de keklik derdim bana yetiyor...’ Orhan Hakalmaz’ın sesi yankılanıyor bu sefer. Bir sigara yakıyorum. Marco etrafımda dolanıyor, ava devam etmek istiyor ‘hadi ama yoruldun mu’ diyor gözleri ile. Bu köpekle aramızda garip bir iletişim var. Konuşmadan bu kadar iyi anlaşabilen başka 2 canlı var mıdır bilmem. Onunla bir ekip olmayı seviyorum. Onun bir av makinası değil kıskançlıkları, duyguları olan bir canlı olduğunu bilmek hoşuma gidiyor. Av tutkusu bana ilham veriyor. Av köpeklerinin meralardaki üstün yetenekleri bana aslında bu dünyanın efendisi değil aciz bir misafiri olduğumuzu hatırlatıyor. Atların yerine otomobilleri, posta güvercinlerin yerine e-mailleri koyduk, sığırlar yerine traktörleri ve sonra da kendimizi en üstün canlı hissettik ama ya av köpekleri? Onların eşsiz yetenekleri size de acizliğimizi hissettirmiyor mu? Marco yanımda oturup dinleniyor gibi yapıyor mataradan elime su döküp yüzünü yıkıyorum elimle su veriyorum. ‘Hadi’ desem benden hızlı fırlayacak. Mızıkcılık yapmaya başlıyor zaten, ve o bana ‘hadi’ diyor. Bizim ikili de asıl avcı o. Ben sadece tetikçiyim. Buluyor vurduruyor getiriyor. Hiç heveslenme bu sigaraya bir tane daha ekleyeceğim. Etrafta keklik sesleri aksediyor. Şimdi bir tane eksikler. Sırtımdan çıkarıp tekrar seviyorum. Bir az önce küçük kalbi elimde atıyordu gözleri ürkek bana bakıyordu. Şimdi ise huzurlu uykusunda. İnsan bu kadar hayran olduğu bir hayvanı avlayabilir mi? İnsan hayran olmadığı bir hayvanı avlayabilir mi?Bozkır güneşi sırtıma ve içimi ısıtıyor. Önümde uzanan ve sonsuzluk hissi yaşatan bozkıra bakıyorum. Ne durgun denizle sevişen ayın yakamozları; ne de derin ve yeşil ormanların serin büyüsü; hiç biri ruhumu bozkır kadar okşamıyor. Bu sarı ve kuru boşluğu insan sevebilir mi? Hani sevse de güzel bulabilir mi? Bozkır her zamanki gibi başımı döndürüyor. Beni kollarında sarmalıyor. Bozkırda zaman kaybolmuş gibidir. Yaşam durmuş gibi yavaş akar zaman. Uzun gölgeler uğurlarken güneşi birden ağırlaşır içim bozkırda akşamüstleri. Korkunç bir yalnızlık kaplar içimi dayanılması ağır... Ama şu anda şimdi yani sırtımı ısıtan güneşin altında bozkırı izlerken mutluyum. Bozkır insana ölçülü bir ağırlık ve iç huzur verir. Bozkır yörelerinin oyunlarında bile ağır bir ahenk vardır. Çoşkulu değil ama etkileci bir ağırlık ve denge... Ağır başlı ama huzurlu, gururlu.. Ben de bu sozsuzluğu seyrederken mutluluktan çok daha değerli bir şeyin tadını çıkarıyorum: Huzur... En çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Neden avlanıyoruz diye düşünüyorum. Bizler cani miyiz? Bugünlerde onca yılın ardından o saf ilk gençliğimin dağlarına içim ezile ezile gelerek kendime kanıtladığım cesaretim bu soruyu bana sorduruyor. Riskli bir soru ciddi bir hesaplaşma avdan kopmaya bile yol açabilir. Neden avlanıyoruz?Hani bizim vahşi dediğimiz ama her doğada oluşumunda bizden ne kadar medeni olduklarını düşündürten sözde ilkel insanlar var ya... Düşmanlarından saygı duyduklarının kalplerini yerlermiş onların cesareti ve savaş yetenekleri kendilerine geçsin diye. Acaba biz de hayran olduğumuz hayvanları bunun için mi avlıyoruz? Onların hayran olduğumuz yeteneklerine sahip olmak için mi? Kendimizi onlarla özdeşleştirdiğimiz için mi?İlginçtir, aslında hiç de ilginç değildir ki tüm avcı dostlarım avlamayı çok sevdiği av hayvanlarına büyük bir sevgiyle bağlıdır. Niçin avlanıyoruz? Bence bir de avladığımız hayvanların peşinden koşarken onlar gibi düşünmeye ve onları, göçlerini, üremelerini hislerini anlamaya başlıyoruz. Biz insanlar olarak bu dünyanın en üstün yaratıkları olmadığımızın farkına varıyoruz, hatta varlığımızla kendi kendi sonumuzu hazırladığımızın farkına.. Doğanın eşsiz güzelliklerini doyumsarken tüm bunları yok eden bizlerin ne kadar aptal olduğumuzu bu eşsiz düzeni bozma cüretini gösteren insanoğlunun tüm canlıların efendisi değil olsa olsa en sefili olduğumuzu fark ediyoruz. Acizliğimizden utanıyoruz. Bu kusursuz sistemi bu mucizeyi yaradana hayranlığımız ve saygımız daha da artıyor. Usulca diğer canlılara ötekine berikine zarar vermeden bu mucizevi düzeni bozmadan yaşamak yerine kendi çöplerimizin içinde birgün boğulacağımızı fark ediyoruz. Keklik nağmeleri kekik kokularıyla sırtımı hoş bir ılıklık veren bozkır güneşi insanı bir hayal alemine götürüyor. Kayalara dalıp gidiyorum, akan berrak dereye kapılıyorum geçtiğim başka boyuttan Marconun ağlarcasına verdiği ses ile geri geliyorum ‘Hadi ama’Onu okşuyorum seviyorum sonra az önce elimde ürkek kalbi çarpan ve bana o hüzünlü son bakışıyla bir şeyler anlatmaya çalışan ‘güzel’ aklıma geliyorİnsan hayran olduğu bir hayvanı avlayabilir mi? Asıl insan hayranı olmadığı bir hayvanı avlayabilir mi?


Tolga DÜLGER

3 Ekim 2007 Çarşamba

Avcılığın Basamakları

U.S California Department of Fish and Game.
California Hunter Education Manual 1987
Çeviren: Rahmetli avcı ağabeyimiz Doc.Dr Mete ENUYSAL
Ve bu araştırma yazısı Orman bakanlığı Milli parklar ve Av-Yaban Hayatı Gn.Md. nün Sürdürülebilir Avcılık İçin Temel Eğitim Kitabının İlk konu başlıklarında biri olarak yerini almıştır.


Winconsin Üniversitesi profesörlerinden Robert Jakson ve Robert Norton tarafından 1970 li yılların sonlarında 1.000 in üzerinde avcı ile görüşme sonucu gerçekleştirilmiş çalışma sonuçlarına göre, avcıların avla ilgili davranış gelişimleri beş ayrı basamakta guruplanabilmektedir.

1- Öğrenme basamağı
2- Sınırlara ulaşım basamağı
3- Trofe basamağı
4- Metot basamağı
5- Sportmenlik basamağı

Bu basamakları tek tek kendi içinde incelediğimizde her avcının kendisini bu basamaklardan birinin içinde bulabileceğinden şüphemiz yoktur. Ayrıca bu basamaklardan birinin içinde olmak son derece doğaldır da. Burada göz ardı edilmemesi gereken husus, avcının bulunduğu basamağa hangi süre içinde ulaştığıdır. Örneğin, Öğrenme basamağı’ nın geçilmesi için gerekecek maksimum süre formal eğitim almak koşulu ile en az 2 yıldır. Sınırlara ulaşım basamağı için de aynı sürenin geçmesi uygun olabilir. Avcının Trofe basamağı ve Metot basamağı nın gereklerini uygulayabilmesi için toplam 6 yıl gibi bir süreye ihtiyacı olduğunu varsayarsak, 10 yıllık bir avcı
Sportmenlik basamağının sınırlarına ulaşmış demektir. Bu örneği anlatmaktan amacımız; 30 senelik avcı olmasına rağmen av sohbetlerini “ hâla kaç tane vurduğu veya tuttuğu üzerine koyulaştıran ” avcılarımızın konuyu bir kere daha bu bakış açısı ile görmelerini, bu bağlamda bir kere daha düşünmelerini sağlamaktır.

Not: Bundan sonrası 6 sayfada açıklandığı için özetlemek durumundayım.

1- Öğrenme Basamağı: Bu basamakta avcının ana amacı avcılıkla ilgili becerisini ve gelişmiş durumunu çevresine gösterme çabalarını kapsar. Avcının bu basamakta olduğunu sergilediği bu tavırlardan kolayca anlayabilirsiniz. Katılmış olduğu avlarda yapmış olduğu hataları sık sık tekrarladığının farkında bile değildir. Avcılık etiği hakkında pekişmiş bir kanaati yoktur. Evrensel değerler ve var olan kaynakların gelecek nesillere aktarılması ile ilgili ana konular onu
hiç ilgilendirmemektedir. “ Bu basamaktaki avcının heves ve arzuları aklının önündedir. ”

2- Sınırlara ulaşım basamağı: Bu basamakta ana amaç yasal kurallarla belirlenen sınıra kadar ulaşmak için fazla av yapmak ve avcılık yeteneğini kendine ve yakın çevresine ispatlamaktır. Öğrenme basamağını geçen avcı bu basamakta müthiş bir enerji sarf eder. “ Onun
öncelikli tek bir amacı vardır. Sınırlara ulaşmak. ” Bu basamağın içindeki avcı durmak bilmez. Av gününün başından sonuna kadar av yapma tutkusu ile hareket eder. Vakit kazanmak için yiyeceğini yanında taşır. Rüyaları bile av figürleri ile doludur. Edindiği bilgileri evvelki basamakta bulunan avcılarla paylaşmaz. Kısaca konu av olursa, o biraz bencil ve kıskançtır.

3- Trofe basamağı: Bu basamakta ana amaç rastgele bir av değil belirli özelliği olan birinin avlanmasıdır. Bu noktada geçerli kural belirgin olarak avcı tarafından üretilmiş değer yargılarıdır. “ Avlanacağı zamanı ve yeri asla ondan duyamazsınız. O size sadece sonucu göstermek ister. ” Bu aşamada ava gitme sayısı azalırken rafine zevkler çoğalır. Bu basamakta usta ve seçici bir avcı vardır. İçinde bulunulan av sezonundan çok daha önce planlanan, uzun mesafelere ava gitmekten çekinmeyen, donanımı geçmiş yıllara göre daha gelişmiş bir strateji uzmanıdır. Avcının avlağa sürekli fotoğraf makinesi götürme arzusuna bu basamakta rastlanır.

4- Metot basamağı: Bu basamakta avcı, beceri gerektiren ve dolayısıyla ava daha fazla kaçıp kurtulma olanağı sağlayan avlanma metotlarına yönelmektedir. Bu basamakta avlanma fiili yavaş yavaş birinci plandaki yerini kaybeder. Avlamış olmak artık eskisi kadar önemli değildir. Bazı hallerde avın kaçması onu sevindirebilir. “ Doğaya bakış açısında köklü değişimler bu basamakta başlar. ” Avcının kafasında geçmiş yıllara göre farklı boyutta soru ve cevaplar oluşmaktadır. “ Neden? Niçin? Nasıl? ” ağırlıklı sorular gündemin yoğunluğunu teşkil eder. Her konuda ayrıntılara inilmeye çalışılır. Genç avcılara verdikleri öğütlerde daha tutarlı ve ısrarcıdırlar. “ Geçmişi sorgulamanın başlangıcı, metot basamağının son yıllarıdır. ”

5- Sportmenlik basamağı: Bu basamakta uzun yıllar boyu yürütülen ve avlarda üretilmiş ve geliştirilmiş değer yargıları, doğa ile ilgili denge kavramları, yaşama verilen değer, yaşam armonisi, doğa ve yaşam sevgisi gibi ana öğeler etken rol oynar. Bu basamağa ulaşmış avcılar
avcılığın doğru kulvarlarda gelişimi, yaban hayatının doğal sürekliliğinin korunması gibi konularda zaman ve para harcamayı seçmektedir. Bu basamak avcıya, uzun yılların kazandırdığı
tecrübelerin nimetlerini sunmaktadır. Geçmiş yılların ona verdiği kazanımlar azımsanmayacak kadar çoktur. Bu basamaktaki avcı piramidin tepe noktasına ulaşmak üzeredir. Doğaldır ki bu konum ona belirgin bir yalnızlığı bariz olarak yaşatacaktır. Yakın çevresindeki genç avcılar onu savunduğu ilke ve evrensel değerlerden ötürü anlamakta güçlük çekeceklerdir. Yeni yetişen avcıların onu anlayabilmesi için uzunca bir zamana ihtiyacı olduğunu sadece kendisi bilir. Bu basamaktaki avcı hemen hemen yalnızdır, duygusaldır ve alıngandır. Bu yalnızlığını aşmak, kazanımlarını gelecek nesillere aktarmak için kitap yazar. Fotoğraflardan veya kitaplardan oluşan arşivine çeki düzen verir. “ Bilgi birikiminin ne denli önemli olduğunu, zaman ona acımasızca öğretmiştir. ” Bu basamaktaki avcının ulaşmak istediği nihai hedef, geçmişteki kazanımlarının gelecek nesillere bir disiplin içerisinde aktarılmasını temin etmektir.

Aktarı: Nasuhi Albulak
Yazı ve derleme: Tarık Ersal (13 Ekim 2001)

2 Ekim 2007 Salı

2007 Av Sezonu Sivas Bıldırcın Avı



















































































































www.Tu.tv

Güncel Haberler